2025 Yılı Asgari Ücretin İşverene Maliyeti

2025 yılı itibariyle Türkiye’de asgari ücret, çalışanlar açısından oldugu kadar işverenler için de ciddi bir maliyet kalemi haline geldi. Bu içerikte, işverenin üstlendiği toplam maliyetleri detaylandırırken, aynı zamanda bu yüklenmenin hangi oranlardan oluştuğunu da açıklıyoruz.

2025 yılı için belirlenen brüt asgari ücret 26.005,50 TL oldu. Bu tutar, net olarak 22.104,67 TL şeklinde çalışana yansıyor. Aradaki fark, çalışanın ödemekle yükümlü olduğu vergi ve prim kesintilerinden kaynaklanıyor. Ancak işveren tarafından bakıldığında, sadece brüt maaş değil, sosyal güvenlik primi ve işsizlik sigortası gibi kalemler de maliyete dahil ediliyor.

Bir işverenin 2025 yılında bir asgari ücretli çalışan için devlete yapması gereken SGK primi %15,75 oranında uygulanabiliyor. Bu oran, %5 prim indirimi şartlarını sağlayan işverenler için geçerli. Prim indirimi uygulanmayan durumlarda oran %20,75’e yerli. Prim indirimi uygulanmayan durumlarda oran %20,75’e y\u00fkseliyor. SGK primi dışında, ayrıca %2 oranında işsizlik sigortası primi de işveren tarafından ödeniyor. Bu durumda, brüt maaşa ek olarak her ay en az 4.615,98 TL’lik bir ek maliyet oluşuyor.

Bu veriler ışığında, işverenin aylık toplam maliyeti prim indirimi uygulanmayan durumda 31.921,75 TL’yi buluyor. Şayet işveren prim indirimi hakkından yararlanıyorsa, toplam maliyet yaklaşık 30.621,48 TL’ye düşüyor. Yani her bir çalışan başına aylık ortalama 1.300 TL’lik bir fark oluşuyor.

2025 yılında asgari ücret desteği de 1.000 TL olarak uygulanmaya başlandı. Bu destek, çalışan başına işverene aylık olarak sağlanıyor ve toplam maliyeti bir nebze azaltıyor. Ancak bu destek, sadece belirli şartları sağlayan işverenler için geçerli ve uygulama dönemine göre değişkenlik gösterebiliyor.

Yıllık bazda hesaplandığında işverenin toplam maliyeti çarpan etkisiyle oldukça yükseldiği görülüyor. Teşviksiz şekilde hesaplandığında bir çalışan için yıllık maliyet yaklaşık 383.000 TL olurken, teşvikli durumda bu tutar 367.000 TL’ye kadar düşüyor. Bu fark, küçük ölçekli işletmeler için bile bütçe planlamasında çok önemli bir unsura dönüşüyor.

Tüm bu veriler ışığında işverenlerin, SGK prim teşviki başta olmak üzere yasal indirim ve desteklerden yararlanabilmesi çok kritik hale gelmiştir. Teşviki kullanabilmek için ise SGK’ya borcun olmaması, primlerin zamanında beyan edilmesi ve kayıt dışı istihdam bulunmaması gerekmektedir. Aksi durumda, prim indirimi hakkı otomatik olarak kaybedilir.

Ayrıca işverenlerin yemek, yol, özel sigorta gibi istisna tutarlarla uygulayabilecekleri alternatif yan hak politikaları da toplam maliyeti optimize etmek adına önemli bir aracıdır. Bu haklar doğru kullanıldığında, çalışan maaşı brüte yansımadan artabilirken, işveren de SGK primi yükünden kurtulabilir.

2025 yılında artan asgari ücret, işverenler için ciddi bir gider kalemi haline gelmiştir. Bu nedenle, işverenlerin muhasebe ve bordro sistemlerini güncel verilerle yeniden düzenlemeleri, SGK teşvikleri ve devlet desteklerini yakından takip etmeleri şarttır. Her bir çalışan için oluşan toplam maliyetin net olarak bilinmesi, maliyet planlaması ve uzun vadeli finansal yönetim açısından vazgeçilmez bir zorunluluk haline gelmiştir.

SON YAZILAR